28 Aralık 2024 Cumartesi

Chiron

 

Sessiz sedasız çekip gitmektir derdim buradan

Kendi köşemde, dünyamda

Olmadı başka bir dileğim

Ne annem sevebildi beni ne de kendim

İtildim bir köşeye, duvar dibine, dışlandım, tozlar ayaklarımda

Gölgeler düştü dört bir yanıma, tek başıma savaştım

Çizilen kollarım ellerim bacaklarım olmadı sadece

Kalbime çok dikiş attım

Bir ışık hüzmesi girdi içeri ve ben ayağa kalktım

Aydınlandı etrafım, savruldu yitip gitti gölgeler

Bu alemin hükümranlığını bana verdiler

Bu alem ki uçsuz bucaksız bir dehlizin diğer ucunda

Önce hükmetmelisin kendi aklına dediler, korkma yardım için kalbin orada

İnşa ettim yeniden, tuğla üstüne tuğla koydum var gücümle

Çatladı, döküldü ara ara ama yıkılmadı yerlere

Yaydım ışığımı etrafa, tüm cihana, bilgelere

Sonunda bir çıkış buldum, içimde sönmeyen aleve

Prometheus devam etti yoluna, ben de çıktım göklere

Yıldızların arasına karıştım, kavuştum ebediyete

 

4 Aralık 2024 Çarşamba

Sitem

 Şiir yazardım ara ara bazen de sıkça

Nerede benim ilham perilerim

Yüce şairlerin ruhları benimle iletişimi mi kestiler

Yoksa ben mi kapattım kendimi 

Yoksa terk mi edildim

Not defterime baktım ,sıradan hayatsal eylemlerin notları

Hani bir gürleyen dalga göremedim

Bir sevgi sözcüğünün ısıttığı kalbi

Hani gökyüzünün görkemi 

Nerede benim şiirlerim, gören oldu mu

Satırlarım nerede, açın avuçlarınızı! 

3 Ekim 2024 Perşembe

Sümkürmek

 Sümüğü hık diye  içine çekince ayıp olmuyor da sümkürünce niye ayıp oluyor? Dışarı çıkan şeylere karşı bu tepki niye?

İnsanlar bu mantıkta olduğu sürece boş yere acı çekmeye, drama yaratmaya devam edecek.

Duygularını dışarı vurduğunda ne hissettiğini söylediğinde duvarlar ve kalkanlarla karşılaşan insanlar, bu sümkürmeyenlerle asla anlaşamayacak. 

25 Eylül 2024 Çarşamba

 Ayaklarım görevini yapıp bedenimi bir yere doğru götürüyordu, ruhum da beraberinde sürükleniyordu. 

17 Ağustos 2024 Cumartesi

Döngü kırığı



Bir döngüyü kırdığımı düşünüyorum. Hani  şampanya şişesini sallarsın sallarsın iyice sıkışır içindeki ve sonunda dışarı çıkar ve bir dinginlik olur ya işte öyle bir his. Şişe kırılmıştır ama mutludur bence:) 

Bunu kırmamı sağlayan özel bir ruh yoldaşım var hayatımda, o bana son öğretmendi diye düşünüyorum , öncesinde arkadaşlarım, sonra ailem vesile oldu öğrenmeme, zorlu alıştırmalardı, pişmanlık çok yaşadım, sinirlendiğimde kırmamayı öğrenene kadar, susabilmeyi öğrenene kadar çok kalp kırdım, kalbim kırıldığı için yaptım bunları ben de kırmak istedim ben de bana yaşattıkları acıları anlasınlar istedim, intikam vardı içimde, büyük bir içerleme üzüntü hayal kırıklığı... Belki anladılar belki anlamadılar ama ben hep iki kez kırıldım gün sonunda. 

Hem karşı taraf beni kırdığında hem ben onu kırdığımda, ben de kırıldım. 

Kendinde döndüğünde insan, kendi merkezinde kalabildiğinde, asıl kontrol bu bence, dış dünyayı kontrol edemezsin, kendi duygu ve düşüncelerini, ağzından çıkacakları kontrol etmede çalışmalar yapmak en doğrusu bence. 

Bu kadar zulme gerek yok bu hayatta. Koskoca galakside, bize verilen minnacık zaman diliminde biraz daha sevgi, anlayış ve bilgelik gözlüklerinden bakabilmeliyiz. Onları takana kadar çok gözlükler kırılacak tabi..


Umarım bu sefer gerçekten tam anlamıyla içselleştirmişimdir ve tekrar bir sınava tabi tutulmam.


13 Ağustos 2024 Salı

Okul

 


Geçen kafamın içinde bazı açılımlar oldu. Hayat okulu, burada dersler öğreniyoruz, aynı ders sen onu geçene kadar tekrar tekrar karşına çıkar olayları var ya onlar kafamda dönüyordu ve bir idraka ulaştım içsel düşünme sürecimde.

Şimdi bir insanın bu dünyada, karşılaştığı olaylardan ders alması öğrenmesi vs bütün o süreç, kişinin okul hayatındaki davranış biçimiyle paralel olabilir mi? Şöyle:

Ben tekrar ederek öğrendiği bilgileri sindiren öğrenen bir öğrenciydim okul hayatımda, sınıfta görürdüm eve gelir tekrar ederdim, gün sonra tekrar tekrar ederdim, kendim yazardım özetlerdim kendi dilimle kendi anlatım biçimimle kendime anlatırdım, şimdi ben hayatta da dikkat ettim yaşadığım bazı olaylardan dersi hemen alamıyorum, üç beş defa aynı şeyler başıma geliyor, ondan sonra ders alıyorum, okul alışkanlığım hayatıma mı yansıdı yoksa içsel mekanizmam okul hayatıma mı yansıdı? Yazarken fark ettim ki hayır, yaradılışımda olan bir özellik bu, bu özelliğim okul hayatıma yansıdı bence. İçime sinen düşünce bu şu an.

Bunun üzerinden gidecek olursak şöyle bir idrake daha ulaştım. Şimdi biz 1. sınıftayız diyelim. Önce 1.sınıfın derslerine odaklanıp iyice anlayıp öğrenmeden kalkıp 2.sınıfın 3.sınıfın derslerini almaya çalışır kendimizi zorlarsak ya da işte üst sınıflarda ne gibi dersler olacak acaba çok mu zor ne yaşayacağım sınavda kalırsam yanımda kim oturacak hoca nasıl biri vs diye düşünürsek ve bunu bir alışkanlık haline getirirsek al sana nur topu gibi stres ve buna dayalı kaygı bozukluğu tataa.

Geçmiş sınavda yaptığın hataların ne olduğuna bakmayıp aman nasılda geçer puan aldım diye düşünürsek, bir dahaki sınavda tekrar karşımıza o sorular çıktığında ne yapacağız? Tamam geçmişi çok kurcalamayalım tabi ama dengeli bir şekilde şöyle bir dönüp bakıp, durumu anlayıp ondan sonra önümüze bakmakta da fayda var. Tüh be nasıl o hatayı yaptım diye hayıflanmak yerine, duygulara kaptırmak yerine, mantık çerçevesinde bakıp, hatayı görüp, bir dahaki sefere doğrusunu nasıl yaparım diye kendimizi odaklarsak beynimiz gerekeni yapacaktır zaten.

Zaten 2.sınıf olunca göreceksin ne dersler olacağını ne yaşayacağını, şimdiden bunun kaygısına girmek ne saçma değil mi? Bu mantığı hayatıma da entegre etmeye karar verdim. Ne zaman beynim gelecek hakkında kaygılanmaya başlasa içinde bulunduğum derslere içinde bulunduğum ana odaklanmayı seçeceğim. Hayatta da teneffüsler var, kimi kısa kimi uzun teneffüs değil mi? Onların tadını çıkarıp, verimli şekilde dinlenelim. Bazı teneffüsler yalnız kalacağım bazı teneffüsler oyun arkadaşlarım olacak, bazılarında yemek yiyeceğim dinleneceğim ihtiyaçlarımı gidereceğim… Sınıfta sıra arkadaşlarım olacak, birbirimize yardım edeceğiz, paylaşacağız destek olacağız…

Öğretmenlerim değişecek, sınıf arkadaşlarım değişecek belki, ama ders hep orada olacak ve ben hep orada olacağım.

19 Haziran 2024 Çarşamba

Short time

 Maybe tomorrow I die

How funny it would be

All those little problems and sorrow would mean nothing. 

I would be thankful to myself for all the experience I let myself to have

All the Joy, happiness, journeys, dances, activities, short trips, holidays, beers,laughs, fun, people, friendships I made, enemies I made, all the black and white is the same. Sure I would have some regrets too but few. 


I may go for a walk now 

I may go to the beach in a week

I may buy a house or I may lose everything 

Or I may die tomorrow and begin another journey.

30 Nisan 2024 Salı

😶

Olur

Bir tüy bazen, bir nefeste savrulan

Bir kaya bazen, depremlere dayanan

Bir bulut bazen, devamlı yağan

Bir güneş bazen, durmadan ışıldayan


İnsan

9 Mart 2024 Cumartesi

Güneş

Aşk aşk dediğin bir tutam alevdir

Bir tutam ki kainati yakar ılgıt ılgıt

İki çift göz işte deyip geçme

Bakmasını bilirsen sonsuzluğu hatırlatır

Bilende midir marifet bildirende mi bilinmez

Zira her suale de illa cevap gerekmez

 


22 Şubat 2024 Perşembe

Park


Dünyada, bir oyun parkındaki çocuklar gibiyiz.

Anne ya da babamızın ne  zaman "eve dönme zamanı" diye sesleneceğini bilmiyoruz, o yüzden salıncağın kaydırağın ve diğer oyuncakların tadını çıkaralım.

Yorulduysak dinlenelim, acıktıysak sabredelim, düşüp yaralandıysak saralım yaramızı ve bir dahakine dikkatli olalım.

Tahterevalli zamanı! 


7 Şubat 2024 Çarşamba

7

 Bir beyaz pamuk olsam, mavilikte süzülsem

Geçip gitsem üzerinden her şeyin

Şöyle bir göz gezdirip. 

Güneş ışınlarını süzsem aşağıya, ağaca, çimene, kediye, kurbağaya

Biraz gölge yapıp, biraz yağmur atıp 

Biraz da öylesine.. 

Geçip gitsem hiç var olmamışcasına