17 Ağustos 2024 Cumartesi

Döngü kırığı



Bir döngüyü kırdığımı düşünüyorum. Hani  şampanya şişesini sallarsın sallarsın iyice sıkışır içindeki ve sonunda dışarı çıkar ve bir dinginlik olur ya işte öyle bir his. Şişe kırılmıştır ama mutludur bence:) 

Bunu kırmamı sağlayan özel bir ruh yoldaşım var hayatımda, o bana son öğretmendi diye düşünüyorum , öncesinde arkadaşlarım, sonra ailem vesile oldu öğrenmeme, zorlu alıştırmalardı, pişmanlık çok yaşadım, sinirlendiğimde kırmamayı öğrenene kadar, susabilmeyi öğrenene kadar çok kalp kırdım, kalbim kırıldığı için yaptım bunları ben de kırmak istedim ben de bana yaşattıkları acıları anlasınlar istedim, intikam vardı içimde, büyük bir içerleme üzüntü hayal kırıklığı... Belki anladılar belki anlamadılar ama ben hep iki kez kırıldım gün sonunda. 

Hem karşı taraf beni kırdığında hem ben onu kırdığımda, ben de kırıldım. 

Kendinde döndüğünde insan, kendi merkezinde kalabildiğinde, asıl kontrol bu bence, dış dünyayı kontrol edemezsin, kendi duygu ve düşüncelerini, ağzından çıkacakları kontrol etmede çalışmalar yapmak en doğrusu bence. 

Bu kadar zulme gerek yok bu hayatta. Koskoca galakside, bize verilen minnacık zaman diliminde biraz daha sevgi, anlayış ve bilgelik gözlüklerinden bakabilmeliyiz. Onları takana kadar çok gözlükler kırılacak tabi..


Umarım bu sefer gerçekten tam anlamıyla içselleştirmişimdir ve tekrar bir sınava tabi tutulmam.


13 Ağustos 2024 Salı

Okul

 


Geçen kafamın içinde bazı açılımlar oldu. Hayat okulu, burada dersler öğreniyoruz, aynı ders sen onu geçene kadar tekrar tekrar karşına çıkar olayları var ya onlar kafamda dönüyordu ve bir idraka ulaştım içsel düşünme sürecimde.

Şimdi bir insanın bu dünyada, karşılaştığı olaylardan ders alması öğrenmesi vs bütün o süreç, kişinin okul hayatındaki davranış biçimiyle paralel olabilir mi? Şöyle:

Ben tekrar ederek öğrendiği bilgileri sindiren öğrenen bir öğrenciydim okul hayatımda, sınıfta görürdüm eve gelir tekrar ederdim, gün sonra tekrar tekrar ederdim, kendim yazardım özetlerdim kendi dilimle kendi anlatım biçimimle kendime anlatırdım, şimdi ben hayatta da dikkat ettim yaşadığım bazı olaylardan dersi hemen alamıyorum, üç beş defa aynı şeyler başıma geliyor, ondan sonra ders alıyorum, okul alışkanlığım hayatıma mı yansıdı yoksa içsel mekanizmam okul hayatıma mı yansıdı? Yazarken fark ettim ki hayır, yaradılışımda olan bir özellik bu, bu özelliğim okul hayatıma yansıdı bence. İçime sinen düşünce bu şu an.

Bunun üzerinden gidecek olursak şöyle bir idrake daha ulaştım. Şimdi biz 1. sınıftayız diyelim. Önce 1.sınıfın derslerine odaklanıp iyice anlayıp öğrenmeden kalkıp 2.sınıfın 3.sınıfın derslerini almaya çalışır kendimizi zorlarsak ya da işte üst sınıflarda ne gibi dersler olacak acaba çok mu zor ne yaşayacağım sınavda kalırsam yanımda kim oturacak hoca nasıl biri vs diye düşünürsek ve bunu bir alışkanlık haline getirirsek al sana nur topu gibi stres ve buna dayalı kaygı bozukluğu tataa.

Geçmiş sınavda yaptığın hataların ne olduğuna bakmayıp aman nasılda geçer puan aldım diye düşünürsek, bir dahaki sınavda tekrar karşımıza o sorular çıktığında ne yapacağız? Tamam geçmişi çok kurcalamayalım tabi ama dengeli bir şekilde şöyle bir dönüp bakıp, durumu anlayıp ondan sonra önümüze bakmakta da fayda var. Tüh be nasıl o hatayı yaptım diye hayıflanmak yerine, duygulara kaptırmak yerine, mantık çerçevesinde bakıp, hatayı görüp, bir dahaki sefere doğrusunu nasıl yaparım diye kendimizi odaklarsak beynimiz gerekeni yapacaktır zaten.

Zaten 2.sınıf olunca göreceksin ne dersler olacağını ne yaşayacağını, şimdiden bunun kaygısına girmek ne saçma değil mi? Bu mantığı hayatıma da entegre etmeye karar verdim. Ne zaman beynim gelecek hakkında kaygılanmaya başlasa içinde bulunduğum derslere içinde bulunduğum ana odaklanmayı seçeceğim. Hayatta da teneffüsler var, kimi kısa kimi uzun teneffüs değil mi? Onların tadını çıkarıp, verimli şekilde dinlenelim. Bazı teneffüsler yalnız kalacağım bazı teneffüsler oyun arkadaşlarım olacak, bazılarında yemek yiyeceğim dinleneceğim ihtiyaçlarımı gidereceğim… Sınıfta sıra arkadaşlarım olacak, birbirimize yardım edeceğiz, paylaşacağız destek olacağız…

Öğretmenlerim değişecek, sınıf arkadaşlarım değişecek belki, ama ders hep orada olacak ve ben hep orada olacağım.

19 Haziran 2024 Çarşamba

💃

 Maybe tomorrow I die

How funny it would be

All those little problems and sorrow would mean nothing. 

I would be thankful to myself for all the experience I let myself to had

All the Joy, happiness, journeys, dances, activities, short trips, holidays, beers,laughs, fun, people, friendships I made, enemies I made, all the black and white is the same. Sure I would have some regrets too but few. 


I may go for a walk now 

I may go to the beach in a week

I may buy a house or I may lose everything 

Or I may die tomorrow and begin another journey.

14 Haziran 2024 Cuma

Hayat Kavanozu

 Bir gün bir felsefe profesörü, elinde bazı malzemelerle derse gelir. Ders başladığında; hiçbir şey söylemeden, önüne büyük bir kavanoz alır. Sonra da kavanozu ağzına kadar tenis topları ile doldurur. Ardından öğrencilerine kavanozun dolup dolmadığını sorar…

Bütün öğrenciler hep bir ağızdan dolduğunu söylerler.

Bunun üzerine; profesör önündeki kutulardan birinden aldığı çakıl taşlarını, kavanoza döker. Çakıl taşları kayarak, tenis toplarının aralarındaki boşlukları doldurmaya başlar. Profesör yeniden kavanozun dolup dolmadığını sorar.

Öğrenciler yine hep birlikte; ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu defa da, masanın üzerindeki diğer kutuyu eline alır ve içindeki kumu yavaşça kavanoza döker. Tabii ki kumlar da çakıl taşlarının aralarındaki boşlukları doldurur. Profesör yine aynı soruyu sorar. Öğrenciler de yine ‘evet doldu’ derler.

Profesör bu kez  masanın altında hazır bekleyen iki fincan kahveyi alır. Başlar kahveyi kavanozun içine dökmeye. Bu kez de kahve de kumların arasında kalan boşlukları doldurur. Bunun üzerine öğrenciler gülmeye başlar… Ardından profesör öğrencilerine nasihat etmeye başlar;

‘Bu kavanoz sizin hayatınızdır.

Tenis topları; hayatınızdaki önemli şeylerdir. Yani aileniz, çocuklarınız, sağlığınız, arkadaşlarınız gibi. Diğer şeyleri kaybetseniz de, bunlar hayatınızı doldurmaya yeter.

Çakıl taşları ise; sizin için daha az önemli olan diğer şeylerdir. Yani işiniz, eviniz, arabanız gibi.

Kum ise; diğer ufak tefek şeylerdir.

Şayet kavanoza önce kum doldurursanız; çakıl taşlarına ve özellikle de tenis toplarına yeterli yer kalmaz.

Aynı şey hayatımız için de geçerlidir. Vaktinizi ve enerjinizi; ufak tefek şeylere harcar, israf ederseniz; bu defa da önemli şeyler için vakit kalmayacaktır. Dikkatinizi mutluluğunuz için önemli olan şeylere çevirin.

Çocuklarınızla oynayın.

Sağlığınıza dikkat edin.

Sevdiklerinizle yemeğe çıkın.

Evinizin ihtiyaçlarını karşılayın.

Öncelikle tenis toplarını kavanoza yerleştirin.

Öncelikleri, sıralamayı iyi bilin.

Gerisi hep kumdur…’

Bu arada bir öğrenci merakla şu soruyu sorar; ‘Hocam peki, o iki fincan kahve nedir?’. Profesör gülerek cevaplar; ‘Bu soruyu bekliyordum. Hayatınız ne kadar dolu olursa olsun; her zaman dostlarınız ve sevdiklerinizle bir fincan kahve içecek kadar yer vardır.’

30 Nisan 2024 Salı

😶

Olur

Bir tüy bazen, bir nefeste savrulan

Bir kaya bazen, depremlere dayanan

Bir bulut bazen, devamlı yağan

Bir güneş bazen, durmadan ışıldayan


İnsan

9 Mart 2024 Cumartesi

Güneş

Aşk aşk dediğin bir tutam alevdir

Bir tutam ki kainati yakar ılgıt ılgıt

İki çift göz işte deyip geçme

Bakmasını bilirsen sonsuzluğu hatırlatır

Bilende midir marifet bildirende mi bilinmez

Zira her suale de illa cevap gerekmez

 


22 Şubat 2024 Perşembe

Park


Dünyada, bir oyun parkındaki çocuklar gibiyiz.

Anne ya da babamızın ne  zaman "eve dönme zamanı" diye sesleneceğini bilmiyoruz, o yüzden salıncağın kaydırağın ve diğer oyuncakların tadını çıkaralım.

Yorulduysak dinlenelim, acıktıysak sabredelim, düşüp yaralandıysak saralım yaramızı ve bir dahakine dikkatli olalım.

Tahterevalli zamanı! 


7 Şubat 2024 Çarşamba

7

 Bir beyaz pamuk olsam, mavilikte süzülsem

Geçip gitsem üzerinden her şeyin

Şöyle bir göz gezdirip. 

Güneş ışınlarını süzsem aşağıya, ağaca, çimene, kediye, kurbağaya

Biraz gölge yapıp, biraz yağmur atıp 

Biraz da öylesine.. 

Geçip gitsem hiç var olmamışcasına